​PREVEZE DENİZ ZAFERİNİN 485. YILDÖNÜMÜNDE “MAVİ VATAN”LA BARBAROS HAYREDDİN PAŞAYI HATIRLARKEN


PREVEZE DENİZ ZAFERİNİN 485. YILDÖNÜMÜNDE “MAVİ VATAN”LA BARBAROS HAYREDDİN PAŞAYI HATIRLARKEN

(E) Tümamiral Dr. Mesut Özel

Zaferler devri olan 16’ncı asırda Osmanlı İmparatorluğunun denizlerdeki egemenliğini perçinleyen ve Kuzey Afrika’yı anavatana eklemleyen Barbaros Hayreddin Paşa her daim Türk bahriyesinin kutup yıldızıdır. Donanma, 19’uncu yüzyıl başlarına kadar her sefere çıkışında onun türbesini selamladı. Lakin, Çeşme, Navarin ve Sinop facialarında yok olan donanma ve bahriye kültürü ile birlikte bu gelenek küllere karıştı. Bu ananevi uygulama, ülkenin denizlerdeki hak ve menfaatlerinin önce çıktığı dönemlerde, 1900’lerde Ege adalarının ve deniz aşırı toprakların kaybı, 1990’lerde Ege’de kara sularının belirlenmesi ve 2010’larda Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarının paylaşımı sorunlar yaşandığında tekrar canlandırıldı. Günümüzde, başlangıcındakinden daha kapsamlı ve anlamlı olarak idrak edilen bir gelenek haline geldi. Bu makalede süreç içinde “27 Eylül Preveze Deniz Zaferinin Yıldönümü ve Deniz Kuvvetleri Günü” haline gelen geleneğin, nasıl oluştuğu, geliştiği, kaybolduğu ve tekrar canlandırıldığını irdeleyerek, “Mavi Vatan” doktrini ile etkileşimi ortaya koymak istiyorum.

Barbaros Hayreddin Paşa ve Preveze Deniz Zaferi
Türk tarihinin en büyük denizcisi olan Barbaros Hayreddin Paşa, üstün denizcilik bilgisi ve emsalsiz bir taktik ustası olduğunu 27-28 Eylül 1538 tarihlerindeki Preveze Deniz Savaşı’nda gösterdi. Akşamın kızıllığında Akdeniz’de Osmanlı hakimiyetini yok etmek isteyen Avrupa’nın ümidi Haçlı Donanması yanarak kül oldu. Taktik baskının yarattığı sürpriz etkisi ile Andrea Doria komutasındaki armada panik içerisinde dağıldı; büyük kayıplar vererek geri çekildi. Bu şanlı zafer, bahriyeli er elbisesindeki üç palet çizgisinin temsil ettiği üç büyük deniz zaferinden biri olarak tarih duvarında altın bir sahife olarak yerini aldı.


Resim 1: Preveze Deniz Zaferi- Ohannes Umed Behzad 1866 İstanbul Deniz Müzesi

Ömrünü denizlerde insafsız fırtınalarla merhametsizce boğuşarak geçiren Barbaros, Bahriyeli tarihçi Ali Haydar Alpagut’un deyişiyle “On Türk padişahının on bin gaza ile teshir ettiği ülkelerden daha geniş yerleri tek başına alarak mütevazi bir hediye gibi” büyük bir feragat ve hamiyetle Kanuni Sultan Süleyman’a hediye etti. Akdeniz’in yanı sıra Kuzey Afrika’da Osmanlı egemenliğini perçinleyen Barbaros’u Türk Donanması’nın hiçbir zaman unutmadı. Sefere çıkarken padişah ile aynı derecede saygı göstererek türbesini selamladığı büyük bir Türk Amirali oldu.

Barbaros’un ölümünden sonraki ilk baharda Kasımpaşa tersanesinden sefere çıkan donanma Beşiktaş önlerine demir attı, Kaptan Paşa ile harp gemileri reisleri ve mürettebat Barbaros’un türbesini ziyaret etti, müteakiben demir alarak türbesini ve ardından Yalı Köşkündeki Padişahı top ile selamladı. Osmanlı tefrişatında bu uygulama 19’uncu yüzyıl ortalarına kadar devam etti. Ancak Çeşme, Navarin ve Sinop’ta yakılan donanmayla beraber kül olan bahriye kültürü ve gelenekleriyle beraber bu ritüel sona erdi.


Resim 2- Barbaros Hayreddin Paşa Portresi-Ressam Pietro Della Vecchia

Geleneğin İcadı
19’uncu yüzyıldan itibaren özellikle Avrupa’da siyasal rejimler artan meşruiyet ihtiyaçlarını karşılama ve ulus inşası çabaları kapsamında “milli bayram” yaratma ve kutlama uygulamalarına başvurmaktaydı. Geçmişte vuku bulan ve sonrasında üzerinde durulmayan pek çok hadise, daha sonraları devletler ve toplumsal gruplar tarafından bir ihtiyaca binaen Hobsbawn’ın tabiriyle “gelenek icadı” marifetiyle “yeniden” hatırlanıyordu. Bu geleneklerin inşasındaki amaç, ilgili yapıların toplumu ve bireyleri ortak duygu ve sadakat düşüncesi etrafında birleştirerek kendi varlıklarına meşruiyet zemini yaratmaktı.

Osmanlı Devleti’nde de II. Meşrutiyet’in ilanı sonrasında ise rejim değişikliğine koşut olarak yeni gelenekler icat edilirken artık “millet” kavramını temel alan devlet-millet beraberliğini öne çıkaran hafıza mekanları oluşturuldu. Bu yeni geleneklerin en önemlisi ile İkinci Meşrutiyet’in ilan edildiği 10 Temmuz (23 Temmuz) 1909 tarihinden itibaren kutlanan Îd-i Millî (Millî Bayram) oldu. Millî Bayram kutlamalarında Barbaros Hayreddin Paşada anıldı; donanma geleneksel selamlama uygulamalarına başladı. Törenlerin icrasında önemli görev alan Donanma Cemiyeti’nin girişimleriyle, Barbaros’un sancağına madalya takıldı; türbesi ziyaret edildi, adına Mevlut okundu.

Türbesini ihya etmek için girişimlerde bulunuldu. 1916 yılından sonra faaliyet “Barbaros İhtifali (bayramı) olarak adlandırıldı.  

Geleneğin canlandırılmasına diğer bir örnekte, Preveze Deniz Savaşında Barbaros’un sancağının padişah Abdülmecid’in emriyle Kırım Savaşı’na katılan Mahmudiye kalyonuna çekilmesidir. Uğur getirmesi ve Donanma mürettebatının manevi gücünün artmasına vesile olacağı düşünülen bu sancak, 18 Aralık 1912'de Bahriye Nezareti'nin talebi üzerine, Mondros Deniz Muharebesi öncesinde Barbaros Hayreddin zırhlısına çekildi. Bu sancak, 27 Eylül 2019’da Ege ve Doğu Akdeniz’de Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklarını korumakta kararlı bir tutum izlendiği bir dönemde Deniz Kuvvetleri Karargâhı protokol giriş holünde sergilenmeye başlandı; geçmişten günümüze anlamlı bir mesaj olarak “hafıza”nın yeniden keşfini yansıttı.

Osmanlı Donanma Cemiyeti, İngiltere’deki akranı olan “Navy League”in kamuoyu nezdinde vatanseverlik duygularını şahlandırmak ve deniz gücü bilincini geliştirmek maksadıyla Trafalgar Deniz Savaşını bir bayram ve Amiral Horatio Nelson’u bir millî kahraman olarak yüceltme çabasını örnek almaktaydı. Zaten İngilizler de Barbaros’u “Türklerin Nelson”u olarak addediyordu; 1936 yılında Kral Edward da Büyük Amiral’in türbesini ziyaret etmek istemişti. İki denizcinin amaçları da birdi; anavatanı ileriden ve denizden savunmak, deniz aşırı toprakları korumak için donanma geliştirmek. İngilizlerin dönemin en modern muhabere gemisine “Nelson” adını vermelerine benzer şekilde, Cemiyetin alımına destek verdiği muharebe gemilerine de bahri geçmişe verdiği önemi göstermek maksadıyla satvet devrinin iki büyük amiraline ithafen Barbaros Hayreddin ve Turgut Reis isimleri verildi.

Mütareke yıllarında anma etkinliklerine İhtifalci Ziya Bey öncülüğünde devam edildi. Büyük Zafer sonrasında da Bahriye Mektebi talebeleri ve Barbaros Okulu öğrencilerinin Türbe’nin önünde geçit yaptığını ve Barbaros’u selamladığını Amiral Vehbi Ziya Dümer anılarında nakletmektedir.


Resim 3: 1339 (1923) Beşiktaş Barbaros İhtifali Hatırası.


Resim 4 Barbaros İhtifalinde Türbenin Önünde Mevlit Okunurken.

Cumhuriyet Döneminde Kutlamalar
Cumhuriyetin kuruluşundan sonra Barbaros Bayramı kutlama geleneği sona erdi. Ancak, Yavuz zırhlısı onarılıp, donanma Ege ve Akdeniz’de boy göstermeye başlayınca tekrar gündeme geldi. Deniz konularındaki uzmanlığı nedeniyle “Sivil Amiral” olarak tanınan gazeteci Abidin Daver Cumhuriyet gazetesindeki köşe yazısında dönemin Başbakanı Celal Bayar’a iletti. Yazıda, Preveze Muharebesinin 400’üncü yılında Barbaros’un hatırasını ve zaferini yad etmek amacıyla bir kutlama töreni düzenlenmesini, metruk mezarının şerefine layık milli bir deniz mabedi haline getirilmesini teklif etti.  Teklifi uygun görüldü; Cumhurbaşkanı Atatürk’ün müsaadesi alınarak 27 Eylül 1938 tarihinden itibaren “Barbaros İhtifali” kutlanmaya başlandı.

Yapılan ilk tören hitamında, İstanbul Valisi tarafından çekilen şükran telgrafına cevaben Cumhurbaşkanı Atatürk takdirlerini ifade eden bir telgraf gönderdi. Mesajında Barbaros için mareşal rütbesine karşılık gelen “Büyük Türk Amirali” unvanını kullanarak tarihi konumundan kaynaklanan hakkını teslim etmekteydi.

Bu merasime katılan bahriye tören kıtası dönüşte, programda olamamasına rağmen içlerinden gelerek Dolmabahçe Sarayında bulunan Cumhurbaşkanı Atatürk’ü bando eşliğinde merasim yürüyüşle selamladı. Müteakiben, Başbakan Bayar’ın bulunduğu sancak gemisi ile etkinliğe katılan diğer askeri ve sivil gemiler önce Barbaros’un türbesini, ardından Cumhurbaşkanı’nı denizden selamladı. Atatürk, Dolmabahçe Sarayı’nın penceresinden Barbaros’u anma amacıyla akşam denizde düzenlenen ışık oyunlarını yatağından izledi ve takdirini “Türk’e iyi bir şey veriniz. O, onu kabulde tereddüt göstermeyecektir” şeklinde ifade etti.

Türbenin ihyası için 1830’lı yıllarda Adolphus Slade adlı bir İngiliz bahriye subayının (sonradan Müşavir Paşa) ve daha sonraki yıllarda Donanma Cemiyeti’nin gündeme getirdiği talepler nihayetinde Cumhuriyet döneminde karşılık bulacaktı. Bu sürece, “Türklerin Nelson”u tanınan Barbaros’u İstanbul’a gelen yabancı devlet ricalinin de ziyaret istekleri ivme kazandırdı. 1936’te Atatürk’ü ziyarete gelen İngiliz Kralı Edward bunlardan biriydi. Metruk olması nedeniyle Kralın ziyaret programına alınmasa da ardından, türbenin olduğu bölgedeki yapılar istimlak edildi ve etrafı temizlendi. Bu meydana Barbaros Abidesi yapılarak 25 Mart 1944’te Cumhurbaşkanı İsmet İnönü törenle açıldı.

Türbe 18 Nisan 1950’de hizmete girdi.


Resim 5 Cumhurbaşkanı İsmet İnönü Tarafından Barbaros Abidesinin Açılışı

Barbaros Bayramından Donanma Gününe
Büyük Harp sonrasında, yine Abidin Daver tarafından Amerika ve İngiltere gibi denizci ülkelerde olduğu, halkın donanmasıyla kucaklaşacağı ve ülke bahriyesinin gücünün dünyaya gösterileceği bir “Donanma Günü” yapılması gündeme getirildi. Tarih olarak Barbaros’un Doğum Günü, Preveze Zaferi, Cerbe Zaferi ve 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi gibi seçenekler değerlendirildi. Nihayetinde Donanma Komutanlığı “27 Eylül Preveze Deniz Zaferi” gününü seçti. Böylelikle, 1948’den itibaren 27 Eylüller, Barbaros Anma Töreni’nin yanı sıra Donanma Günü adıyla çifte denizcilik bayramı olarak kutlanmaya başlandı.

Donanma Gününden Deniz Kuvvetleri Gününe
1965’ten itibaren Donanma Günü artık “Türk Deniz Kuvvetleri Günü” olarak kutlanmaya başladı. 1968 yılında icra edilen kutlamada bir ilk yaşandı. O dönemde dünyadaki en genç Deniz Kuvvetleri Komutan Yardımcısı ve Donanma Komutanı olan Cezayirli Deniz Üsteğmen Fethi Lahdar törene iştirak etti, memleketinden getirdiği toprağı ataları kabul ettikleri Barbaros türbesine koydu. Bundan tam 38 yıl sonra Şubat 2005’te Cezayir'den Türkiye'ye resmi ziyarette bulunan ilk Cumhurbaşkanı Abdelaziz Bouteflika’da, ülkelerimizi birleştiren ve yakınlaştıran Büyük Amiral’in türbesini ve Deniz Müzesinde bulunan ona ait nesneleri ziyaret ederek hatırasını yad etti.

Bu geleneksel kutlamaya Genelkurmay Başkanlığınca 1974 yılında son verildi. Aslında, amaç Kuvvetlerin kuruluşlarını daha önceki Türk devletlerindeki emsalleri ile eşleştirmekti. Çaka Bey’in Bizans donanmasını yendiği ve ilk Türk deniz zaferi olan Koyun Adaları Savaşı’nın kazanıldığı 19 Mayıs 1090’nin Deniz Kuvvetleri Kuruluş Günü olarak kabul edildi. 19 Mayıs 1975’te 885’inci kuruluş yıldönümü olarak kutlandı. Ardından, kuruluş yılı Çaka Bey tarafından 50 parçalık ilk Türk Donanması’nın oluşturulduğu ve Ege’nin sıcak sularına yelken açtığı 1081 senesine götürüldü.

Donanma’nın Boğazda Geçit Töreni
Soğuk Savaş’ın ardından Yunanistan’ın haksız taleplerinden kaynaklanan sorunlar Ege’nin iki kıyıdaşı arasındaki donanma rekabetini artırdı. Denizlerdeki güç mücadelesi yeni bir boyut kazandı. 1994 yılında Yunanistan tarafından karasularının on iki mile genişletilecek olması ve 1996 yılında yaşanan Kardak Krizi iki ülkeyi savaşın eşiğine getirdi. Silahlı Kuvvetlerin gücünün dostlara ve muhasımlara gösterilmesi için milli bayram kutlamaları daha görkemli icra edilmeye başladı. Özellikle 30 Ağustos Zafer Bayramı törenlerinde kara ve hava kuvvetleri tüm silah ve araçlarını halka göstermeye imkân bulmasına karşın, Deniz Kuvvetleri sadece bir bölük asker tarafından temsil edilmekteydi. Bu bağlamda, bahriyenin harp silah ve araçlarını halka sergileyebilmesi için İstanbul Boğazı’nda geçit törenleri olacaktı.  Dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya’nın girişimiyle 30 Ağustos 1996 tarihinde Zafer Bayramı ve Türk Silahlı Kuvvetleri Günü kutlamaları kapsamında Donanma İstanbul Boğazı’nda geçit töreni icra etti. Törende F-16 ve F-4 uçakları da gösteri uçuşu icra etti. Tören geçişi sırasında Deniz Kuvvetleri bağlısı bandolar, Üsküdar ve Ortaköy’de konser verdi. Bu geleneğin canlandırılması, Ege’de 1994 ve 1996’da Yunanistan’la yaşanan krizlerin sonrasına denk gelmesi nedeniyle anlamlıydı. Bahriyenin kamuoyu nezdindeki görünürlüğünü artıran bu tören 1997, 1998 ve 2009 yıllarında 30 Ağustos Zafer ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramlarında yinelendi. Emekli olduktan sonra, Galatasaray Üniversitesinde gördüğü bir tabloda Donanma’nın Boğaz’da Osmanlı döneminde de geçit töreni icra ettiğinin resmedildiğini gören Oramiral Erkaya, bu tablodan haberi olmadan başlattığı uygulamanın aslında bir geleneğin tekrar canlandırılması olduğunu öğrenmekten duyduğu memnuniyeti hatıratında aktarıyordu.


Resim 6: 29 Ekim 1998 Deniz Tören Geçişi Kitapçığı

27 Eylül günü bahriye için önem atfeden etkinlikler içinde seçilen özgün bir tarihe dönüştü. Donanma Cemiyeti ilk kongresini 27 Eylül 1965’te yaptı. Cemiyet en önemli girişimi olan “Atatürk Filotillası Kampanyası”nı da 27 Eylül 1970’te hayata geçirdi.  27 Eylül’ler, Deniz Kuvvetlerinin gururu olan Milli Gemi (MİLGEM) projesinin korvetlerinin kızağa konma, denize indirilme, donanmaya katılma törenleri; Yeni Tip Denizaltı Projesinin dördüncü gemisi olan Aydın Reis’in ilk kaynak töreni gerçekleştirildiği gün oldu.

 
Resim 7 TCG Heybeliada Denize İndiriliş Töreni 27 Eylül 2008

Barbaros Türbesinin Donanma Gemilerince Yeniden Selamlanması ve Ötesi
Osmanlı donanmasının sefere çıkmadan önce büyük Türk denizcisi Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa'nın Beşiktaş'taki türbesini selamlama geleneği ise Mavi Vatan-2019 Tatbikatı sonrasında 9 Mart 2019 günü Türk Deniz Kuvvetlerince yeniden başlatıldı. Preveze Deniz Zaferi’nin 481’inci yıldönümü olan 27 Eylül 2019’da Karadeniz’den dönen Donanma Büyük Amiral Barbaros’un türbesini ve İstanbulluları tekrar çımavira ile selamladı. Ardından, Deniz Kuvvetleri Karargâh binası protokol giriş holünde Barbaros’un Sancağının sergilenmeye başlanmış olması geleneği taçlandıran simgesel bir uygulama oldu. Bu geleneklerin canlandırılmasının “sembolik bir anlam” taşıdığı yorumu, Türk donanmasının gelişme gösterdiği ve deniz yetki alanları mücadelesi yaptığı bir dönemde bazı yurtdışı açık kaynaklarda eleştirel tonda yer aldı. Bölgesel bir güç olarak Türkiye’nin deniz alaka ve menfaatlerini elde etmek için deniz kuvveti geliştirmesinin, imparatorluk geçmişine duyulan özlem ve yayılmacı eğiliminin göstergesi olduğuna işaret edildi.


Resim 8 Barbaros Sancağı Deniz Kuvvetleri karargâh girişinde

2020 yılındaki 482’nci yıldönümü kapsamında, adını taşıyan TCG Barbaros fırkateyni, Büyük Amiral’in türbesini ve anıtını denizden selamlayarak geleneğin devam edeceğini teyit etti. 2021 yılında ise geleneği TCG Kemal Reis ve 2022 yılında ise TCG Yıldırım yaşattı.


Resim 9 Preveze Zaferi, Haliç'te canlandırıldı

Bu gelişmelere koşut olarak, Preveze Zaferi'nin 482’nci yıldönümünde bu heyecanı yaşatmak için Preveze Deniz Zaferi Barbaros Hayreddin Paşa Anısına adlı bir kitap hazırlandı. Tarihi muharebe, İstanbul Haliç'te kurulan su perdesi platformunda hologram gösterisiyle canlandırıldı. Türkiye'nin geçmişten bugüne "Mavi Vatan" mücadelesinin anlatıldığı marş ve klip ile bir dijital gerçeklik videosu da hazırladı. Büyük Amiral’in türbesinin çimariva ile selamlama geleneğinin Türk donanması tarafından ecdadına ve eserlerine saygının bir nişanesi olarak tekrar hayata geçirildiği vurgulandı. Şanlı zaferlerin anılması ve yaşatılması ile milletimizin hafızasının tazelenip tarih bilincini diri tutulduğunu, aynı zamanda dünyaya da önemli bir mesaj verildiğine dikkat çekildi.

Diğer yandan, Barbaros Hayreddin Paşa’nın hatırasının yad edilmesi kapsamında, 1520 yılında Paşa tarafından Cezayir’in Kasbah bölgesindeki Keçiova Camisi Türkiye tarafından restore edilerek 13 Nisan 2018 günü tekrar ibadete açıldı.  İstanbul Levent’te yaptırılan ve 12 Mayıs 2023 tarihinde de camiye de Barbaros Hayreddin Paşa’nın adı verilerek hatırası ihya edildi.

Ayrıca, daha önce 27 Eylül’lerde tören öncesinde protokol tarafından yapılan türbe ziyareti, 4 Temmuz 2021’den itibaren Barbaros Hayreddin Paşa vefatının 475’inci yıldönümünde mezarı başında anma etkinliğine dönüştü; 2022 ve 2023 yıllarında da bu faaliyet tekrar edilerek bu geleneğin de devam edeceği gösterildi. Böylece, eski bir gelenek daha canlandırılmış oldu.

Bu faaliyetler ve açıklamalar, geleneğin canlandırılmasının ve bahri geçmişe sahip çıkma olgusunun denizlerde güç rekabetinin “zirve” yaptığı bir zamanda devletin en üst seviyesinde oluşturulan bir politik tutumun yansıması olduğunu teyit etmektedir.


Resim 10 Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa’yı Anma Töreni

Sonuç
Son otuz yılda Barbaros Hayrettin Paşa ve Preveze Zaferi daha geniş kapsamlı ve katılımlı olarak düzenlenmektedir. Uygulamalardaki artış eğilimi Türk Deniz Kuvvetleri güçlendikçe bahriye tarihine ve geleneklerine verilen önemin arttığını göstermektedir. Bu gelenek hatırlanması, Osmanlı Donanma Cemiyeti’nin tam da başlangıçta tespit ettiği amaca benzer şekilde, Mavi Vatan’da hak ve çıkar mücadelesinin öne çıktığı dönemlerde kamuoyunda denizcilik bilincinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması konusunda başlatılan gayretlere de doğrudan katkı sağlamaktadır.

Diğer yandan, “Mavi Vatan” kavramı ile bütünleşen Türkiye’nin denizlerde hak ve menfaat mücadelesi “Barbaros Hayreddin Paşa ve Preveze Deniz Zaferi” nezdinde giderek Türk bahriyesinin bir açık deniz kuvvetine dönüşümü gösteren kurumsal bir anlam ve aynı zamanda Türkiye'nin ulusal duruşunu ve gururunu temsil eden “değer sembolü” niteliği kazanmaktadır. Kısacası, kamuoyu nezdinde güçlü karşılık bulan, saygı gören ve değer verilen bir konu olmaktadır.


Resim 11: Türk Deniz Kuvvetleri

Bu bağlamda, bir asırlık Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kaldıkça, onun ayrılmaz bir parçası olan Cumhuriyet Donanması halkıyla beraber daha nice “27 Eylül Preveze Deniz Zaferi Yıldönümü ve Deniz Kuvvetleri Günü” kutlamaya devam etmektedir. Rotası da Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ordular! İlk Hedefiniz Akdeniz’dir, ileri” emri doğrultusunda daima “Mavi Vatan’dan Açık Denizlere Doğru”dur.

Yazımızı, Bahriyeli kalemlerden Emrullah Nutku’nun Barbaros Abidesinin açıldığı 25 Mart 1944 günü radyodan yaptığı konuşmadan bir alıntı ile noktalayalım:

“Barbaros Hayreddin, Ey büyük denizci. Deniz tarihimizin emsalsiz şahikası, uçsuz bucaksız enginlerin ölmez kahramanı. Mezarsız denizcileri temsil eden türbenin yanı başında, Türk Milleti’nin senin için diktiği bu abideden başka bir abiden daha var. O da bugünkü ve bundan sonra gelecek Türklerin ve bilhassa atalarına yakışır evlat olmak ahdini taşıyan Türk denizcilerinin damarlarındaki asil kanla kaynayan coşkun yürekleridir. Kabrinde müsterih uyu, ruhun şad olsun.”
 
KAYNAKÇA
Beşikçi, Mehmet, The Organized Mobilization of Popular Sentiments: The Ottoman Navy League, 1909-1919, Yüksek Lisans Tezi, Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul, 1999.
Büyüktuğrul, Afif, Cumhuriyet Donanmasının Kuruluşu Sırasında 60 Yıl Hizmet (1918-1977) Cilt 2, Deniz Basımevi, İstanbul, 2002.
Champion, Marc, “Turkey’s Muscle Flexing in the Med isn’t Just About Gas”, Bloomberg, 7 Eylül 2020.
Deringil, Selim, İktidarın Sembolleri ve İdeoloji, 49-51.
Erkaya, Erkaya ve Baytok, Bir Asker Bir Diplomat: Söyleşi.
Hamilton, W. Mark, The Nation and the Navy: Methods and Organization of British Navalist Propaganda, 1889–1914. (Outstanding Theses from the London School of Economics and Political Science.) New York: Garland Publishing,1986.
Hobsbawm, Eric, “Seri Üretim Gelenekler: Avrupa, 1870-1914”, Geleneğin İcadı, trc. Mehmet Şahin, Murat, Agora, İstanbul, 2006.
Kaynak, Osman Alpay, Amiral Vehbi Ziya Dümer’in Anıları, Deniz Basımevi, İstanbul, 2003.
Metel, Raşit, Atatürk ve Donanma, Deniz Basımevi, İstanbul, 1966.
Nora, Pierre Nora, Hafıza Mekanları, çev. Emin Özcan (İstanbul: Dost Kitapevi, 2006).
Barry O’Neill, Honor, Symbols and War (Ann Arbor: University of Michigan Press, 1999), 147.
Orhan, M. Celaleddin, Bir Bahriyelinin Anıları 1914-1981, Kastaş Yayınları, İstanbul, 2001.
Yamak, Sanem, “Meşrutiyetin Bayramı: “10 Temmuz Îd-i Millisi”, İ.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, No:38 (Mart 2008), s.323-341.
Yıldırım, Hüseyin, Türk Donanma Cemiyeti (Vakfı) ve Türk Deniz Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı ve Derya Dergisi Dizini, Deniz Kuvvetleri Basımevi, Ankara, 1997.
Akşam: 9 Ekim 1946, 13 Ekim 1948, 11 Eylül 1948.
Cumhuriyet: 27 Mart 1964, 2 Nisan 1930, 10 Ağustos 1938, 28 Eylül 1938, 2 Eylül 1946, 28 Haziran 1946, 11 Eylül 1948, 28 Eylül 1948, 19 Nisan 1950, 28 Eylül 1953, 27 Eylül 1954, 28 Eylül 1954, 28 Eylül 1959, 28 Eylül 1962, 27 Eylül 1964, 28 Eylül 1965, 28 Eylül 1968, 7 Ekim 1974, 26 Eylül 1966, 26 Eylül 1996, 31 Ağustos 1997, 31 Ağustos 1998, 30 Ekim 1998, 31 Ağustos 2009.
İkdam: 11 Temmuz 1332 (24 Temmuz 1916), 25 Temmuz 1917, 25 Temmuz 1918, 19 Eylül 1939.
Donanma Dergisi: Sayı 385, Ekim 1948; Sayı 389, Ekim 1949.
Deniz Kuvvetleri Dergisi: Sayı 538, Ekim 1987; Sayı 490, Temmuz 1975; Sayı 506, Temmuz 1979; Sayı 567, Kasım 1996; Sayı 644, Ekim 2021.
http://www.donanmatarihi.com
https://www.dzkk.tsk.tr

https://www.ktb.gov.tr
https://www.aa.com.tr