19 Ocak 2019 Cumartesi günü söyleşi yapılmıştır.



21 Ocak 2019 , Pazartesi

Kumpas davalarını tekrar gündeme getirmek, bu konuda toplumsal hafızayı canlı tutmak, davalar ve kumpasçıların yargılanmalarıyla ilgili son gelişmeleri katılımcılar, basın ve kamuoyu ile paylaşmak, bu çerçevede kumpasçıların yargılanmaları için kamuoyu baskısı oluşturmak amacıyla bir dizi söyleşi planlanmıştır.

Söyleşilerin yedincisi 19 Ocak 2019 Cumartesi günü yapılmış, TESUD Genel Merkezi'nde düzenlenen söyleşide E. Alb. Coşkun Başbuğ sözde İzmir Askeri Casusluk, Fuhuş Kumpasını anlatmıştır.

Söyleşinin açış konuşmasını yapan KUMPAS-DER Başkanı Ahmet Tatar; kumpas davalarının Türk Ordusu'yla yan yana getirilmemesi gereken kavramlarla adlandırıldığına dikkat çekmiş ve casusluğun öylesine kolay kullanılır, her zaman rastlanan türden bir tabir olmadığını belirterek, "Bizim tarihte de uluslararası tarihte de casusluk faaliyeti her zaman olmuştur. Ancak yakalanmaları da cezalandırılmaları da sessizce yapılmış ve bitmiştir. Hâl böyleyken İzmir davasında 375, İstanbul davasında 56 kişi yargı önüne çıkarıldı. 3 bin 100 kişi casuslukla ilgili soruşturmaya uğradı. Bu korkunç bir rakam. Türk Ordusu'yla ilgili bu kadar sayıda casustan bahsediyoruz. Akıllı, mantıklı, vatanıyla, milletiyle, devletiyle, bayrağıyla sorunu olmayan bir insanın, 'hooop ne oluyor?' demesini beklersiniz. Ama maalesef bunlar olmadı. İzmir casusluk kumpası aynı zamanda FETÖ'nün sonunu getiren dava da oldu. Gerçek bir Cumhuriyet Savcısının geriye yönelik sorgusu örgüt içinde büyük telaş yarattı ve bu günlere gelindi" dedi.

İzmir kumpasında sözde örgütün lideri olarak tutuklanan kumpas mağduru E. Albay Coşkun Başbuğ; davanın savcısı Zafer Kılınç'ın Yunanistan'a kaçarken yakalandığını hatırlatırken, Kılınç'ın, Zekeriya Öz'den daha kritik ve tehlikeli bir kişi olduğunu vurguladı. Dershaneler ve 17/25 Aralık kırılmaları olmasa bu kumpasa adı katılanların sayısının 5 bine ulaşacağını belirten Başbuğ, "Bu dava, devletin tasfiyesi davasıydı ve en onur kırıcısıydı. TSK, bizi yalnız bıraktı" dedi.

Başbuğ, tahliye olur olmaz bu örgüt hakkında suç duyurusunda bulunmak istediğinde, dilekçesini verecek savcı bulamadığını, sadece bir savcının kabul ettiğini bildirerek, şunları anlattı. "2014'te verdiğim dilekçede, 'Fetullahçı Terör Örgütü' ifadesini ilk ben kullandım. Kumpasa maruz kalan arkadaşların da dilekçe vermesini istedik, ilgilenmediler, zar zor 75 kişiye ulaştık. Ancak açılan davalara 3-5 arkadaşımız dışında katılan olmadı. Peş peşe tahliyeler oldu. O cellat savcı maalesef 7 yılla yargılanıyor. Vicdanen müsterihim, ben elimden geleni yaptım."

Söyleşiyi CHP eski milletvekili İlhan Cihaner ile Hukukun Egemenliği Derneği Genel Başkanı Erdem Akyüz de izledi.