​09 Şubat 2019 Cumartesi Günü Söyleşi Yapılmıştır.



11 Şubat 2019 , Pazartesi

Kumpas davalarını tekrar gündeme getirmek, bu konuda toplumsal hafızayı canlı tutmak, davalar ve kumpasçıların yargılanmalarıyla ilgili son gelişmeleri katılımcılar, basın ve kamuoyu ile paylaşmak, bu çerçevede kumpasçıların yargılanmaları için kamuoyu baskısı oluşturmak amacıyla bir dizi söyleşi planlanmıştır.

Söyleşilerin onuncusu 09 Şubat 2019 Cumartesi günü yapılmış, TESUD Genel Merkezi'nde düzenlenen söyleşide o dönem Kıdemli Yüzbaşı olan Murat Eren "Atabeyler Davası" Kumpasını anlatmıştır.

Söyleşinin açılış konuşmasını yapan Kumpas-Der Başkanı Ahmet Tatar şunları söyledi. "Yine ihbar mektubu gönderildi, bombalar, silahlar yakalandı, krokiler bulundu vb. şeyler. Çünkü kumpaslarda örgü, şablon aynı. Aynı seyir ilk kumpasta nasıl başlamışsa öyle devam etmiştir. Atabeyler, Şemdinli'den sonra ikinci kumpastır. Dava 2012'de beraatla sonuçlandı. Murat Eren'in çilesi ise bitmedi. Neredeyse ilk tutuklanan, ama çilesi en son biten kişidir."

Atabeyler kumpasını anlatan Murat Eren ise;

"Düşman, düşmandır. Kalleşi, merti olmaz. Bizler düşmanla mücadele için kodlandık. Atatürk'ün dediği gibi sadece dışarıda değil, içeride de düşmanla mücadele etmemiz lazım. Ama bizi arkadan kim vurdu, bunu tespit edemedik. Ben bu süreci bir şekilde esir düşme olarak addediyorum. Bu seri davalarla cambaza baktırılırken, arkamızdan hançerlendik. Çünkü senarist aynı, oyun aynıydı. Sadece oyuncular değiştirildi."

Atabeyler kumpasında Genelkurmay'ın önünde gazetecilere sarı zarf dağıtıldığını, o kişinin bir türlü tespit edilemediğini, bu süreçte görev yapan yargı mensuplarının 15 Temmuz'a kadar görevini sürdürdüğünü vurgulayan Eren, "Yargı görünürde düzeldi. Sadece canhıraş mücadele eden bir avuç insan var. Bazıları Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu'nun yazdığı gibi metastaz yapmış, arada kaybolmuş, kripto olarak devam ediyorlar" dedi.

Henüz beraat etmediğini, yeniden yargılanmak üzere bırakıldığını hatırlatan Eren, bu işi devletin yaptığını ve devlet tarafından çözülmesi gerektiğini, kimseden lütuf beklemediğini, sadece adil yargılama istediğini söyledi.